DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ VE AYRILMASI YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 1. HUKUK DAİRESİ 5.06.2018 T. , 2016/15327 E. , 2018/11039 K. ;
‘’Somut olayda, farklı mirasçılar tarafından aynı taşınmazlara yönelik aynı davalı aleyhine açılan tazminat istekli davaların birlikte değerlendirilmesi, uyuşmazlığın taraflar açısından daha sağlıklı, adil ve hızlı bir çözüme kavuşturulması için gereklidir.
Hal böyle olunca, eldeki dava ile … 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/641 E sayılı dosyasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesi gözetilerek birleştirilmesi ve bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacının mahkeme kararındaki tazminat miktarını temyiz etmediği gözetilerek davalı lehine oluşan kazanılmış hak kuralı da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.’’
Yargıtay 2. HUKUK DAİRESİ 4.07.2018 T. ,2018/1321E. , 2018/8588 K. ;
‘’Davalar arasında bağlantı bulunması durumunda, davaların birleştirilmesine karar verilir. (HMK m.166/1). Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması, ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılır (HMK m, 166/4). Boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın eki niteliğinde bulunan maddi-manevi tazminat (TMK m. 174/1-2), yoksulluk nafakası (TMK m. 175) gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi, bu davaların birlikte görülmesi ve delillerin birlikle değerlendirilmesiyle mümkündür.
Davacı erkeğin … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açmış olduğu eldeki boşanma davasından sonra davalı kadın tarafından … 5. Aile mahkemesinde boşanma davası açılmış olup kadın birleştirme talebinde bulunmuştur. Taraflarca açılan boşanma davaları arasında bağlantı bulunduğuna göre kadın tarafından açılan ve erkek tarafından açılmış olan davaların birleştirilerek, her iki davanın esası hakkında hüküm kurulması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.’’
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2021/3843 K. 2021/11082 T. 9.11.2021
“…Uyuşmazlık, davalı tarafından reçetelerdeki imzaların hasta veya yakınına ait olmadığı ve yönlendirme yapıldığı gerekçesiyle, davacı hakkında tesis edilen işlemin iptali ve kesilen bedelin iadesi talebine ilişkindir. HMK’nın 166. maddesinde, aralarında bağlantı bulunan, daha açık anlatımla aynı veya benzer sebeplerden doğmuş yahut biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette olduğu davaların aynı sıfat ve düzeydeki mahkemelerde açılmış olmak kaydıyla davanın her aşamasında birleştirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Birleştirilen davalarda tek bir yargılama yapılır ve ortak deliller tek bir kez toplanır. Bunun sonucunda mahkeme uyuşmazlığın bütün taraflarının menfaatini aynı yargılama içerisinde görme, değerlendirme ve uyuşmazlığı bu çerçevede çözme imkânına sahip olur. Bu da hukuk güvenliğinin korunması ve çelişkili kararların önüne geçilmesine hizmet eder. Davalı Kurum tarafından davacı aleyhine icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı üzerine açılan davaya dayanak yapılan kurum işlemi ile eldeki davaya konu işlemin aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın konusu ve tarafları bakımından aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunup bulunmadığının tespiti için diğer dosya temin edildikten sonra, eldeki dava hakkında inceleme ve araştırma yapılarak, sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”
“…Davaların birleştirilmesi ve ayrılması müessesesinin temelinde usul ekonomisi ilkesi yatar. HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi, Anayasal dayanağı olan bir ilke olup, Anayasanın 141. maddesinin dördüncü bendinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğuna açıkça işaret edilmiştir.
Öte yandan HMK’nın 166. maddesinde, aralarında bağlantı bulunan, daha açık anlatımla aynı veya benzer sebeplerden doğmuş yahut biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette olduğu davaların aynı sıfat ve düzeydeki mahkemelerde açılmış olmak kaydıyla davanın her aşamasında birleştirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirilen davalarda tek bir yargılama yapılır ve ortak deliller tek bir kez toplanır. Bunun sonucunda mahkeme uyuşmazlığın bütün taraflarının menfaatini aynı yargılama içerisinde görme, değerlendirme ve uyuşmazlığı bu çerçevede çözme imkânına sahip olur. Bu da hukuk güvenliğinin korunması ve çelişkili kararların önüne geçilmesine hizmet eder…”